Bu Blogda Ara

anılar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
anılar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

30 Mayıs 2014 Cuma

Bir Evlilikten Manzaralar


   Bazı nesneler vardır sizde anıların sayfasını açabilir. Ben de dün şöyle bir şey gördüm:
                               

Ve aniden Issız Adam'daki Ada'nın alt üst olduğu ana gittim. Ardından nette gezinmeye devam ettim, onu unuttum ya da ben unuttuğumu sanarken aslında bilinçaltımda bir şeyler canlandı bilemiyorum.(Yaşadıklarıma gizemli bir hava vermeyi severim) Uzun zamandır ne gördüğüm ne de konuştuğum bir arkadaşımla yazıştık, yine bir araya gelince illa ki değindiğimiz kadın erkek ilişkilerine değindik artık onlar değil biz-siz çerçevesinde. Ardından kendimi Bergman'ın "Bir Evlilikten Manzaralar" filmini ararken buldum. Ha tabii bunda Ayfer Tunç'tan şu okuduğum yazının payı da büyük. Uzuunca aramadan sonra nihayet filme ulaştım fakat 169 dk.uzunluk gözümü korkutmadı değil. Vazgeçmem halinde ders çalışma gerekliliği doğacağından, ders çalışmamak için yapılan hareketler felsefesine tabiki sadık kalacaktım. Zaten bu uğurda da uzun gibi görünen zaman nasıl geçti anlamadım, vallahi!
   

 Film, bir on yıldır evli bir çiftin röportaj verişiyle başlıyor. Evliliklerinin ne kadar iyi olduğunun reklamı olacak cinsten. İkisi de belli entelektüel düzeyi olan insanlar; kadın aile hukukçusu iken erkek de psikoteknik alanında araştırmacı.Derken bir gece seyahatten döndüğünde adam, eşine ondan ayrılmak istediğini söylüyor çünkü genç bir kadına aşık olmuştur. Bu esnada adamın kızgınlığı göze çarpıyor, altında bastırmak istediği suçluluk duygusuyla. Acele verilen bir karar olduğunu düşünen karısını tersliyor, çünkü bir an önce terk etmeli evi, ona karşı hissettiklerini fark ettirmeden oradan gitmeli. Ayrılma işlemleri sürerken birbirlerini görmüyorlar fakat adam döndüğünde aralarındaki çekime de karşı koyamıyorlar. Özlem bastırırken iyice adam taze aşkının da bir kadın olduğunun farkına varıyor aslında ve evlilikte yaşanan sorunların başka suretlerde yine karşısına çıkabileceğinin. Aşk, tutku gibi duyguların bir çırpıda silinemeyeceğini izleriz biz, yavaş yavaş eski eşin gizlice buluşulan aşık yerine geçtiğini... 
  
   Adamın aldattığını açıkladığı sahne var bir de; kadın naif, hiçbir şeyden habersiz eşine yiyecek bir şeyler hazırlamış, kendi de atıştırmaktayken duydukları karşısında adeta boğazı düğümleniyor. İşte orada zihnim yine durmuyor, eskiden izleyip de içimi parçalayan başka bir film sahnesine gidiyor. Ve o filmin yönetmeni bu sahneyi çekerken Bergman'dan mı etkilendi diye sormadan edemiyorum. O film; evet Issız Adam!

    

9 Şubat 2014 Pazar

Geçmiş zaman olur ki



      Bazı insanların ne olduklarını tahmin edemezsiniz; nereden gelip nereye gittiklerini de hayat yolunda... 
   
   Altı yıl öncesine gidelim şimdi; soğuk laboratuar mahzenine, Anadolu yakasının en güzel üniversite kampüsüne hem de. Birinci sınıfız daha ama dönemi yarılamışız. Konuşmayı oldukça seven hatta konuşmadan duramayan tatlı bir kadın asistan bir şeyler gösteriyor bize, birazdan uygulayacağız. Bu işlerde birtakım teknikler vardır efenim beheri şöyle sallayacaksın bilekten, tıpkı perküsyonda ses çıkarabilmen için yaptıkların gibi falan... Deney tüpüyle uğraşımızı verdikten sonra pamuk kapatmak gerekiyor ağzına fakat işte öyle bir teknik ki tabiki ilk seferde başaramadığın ama yıllarca uğraşırsan da su içmek gibi oluveren, yüzükle serçe parmağın arasında steril tutman gerektiği... Dediğim gibi beş kişilik grupta hiçbirimiz yapamıyoruz o an bunu. Vee geliyor muhteşem benzetme "Allah dağına göre kar verirmiş." Ne alaka demeyin! Bulunduğumuz fakültede neredeyse değişmez kural olan öğrencilerin %80 inin Tıp isteyip de olmayınca geldikleri bölümdeyiz çünkü ve bu işlem sonucunda orada da beceremeyeceğimize kanaat getiriyor, görüyor ki ona göre burada olmamız isabet olmuş :).