Ne desem boş, ne söylesem çok da bir anlamı yok, biliyorum. Çünkü hiçbir şey olanı değiştirmeyecek, hiçbir çırpınma o çocuğu geri getirmeyecek. Bizim yüzyıllık atasözlerimiz der ki "Evlat acısı gibi koydu", yani bundan daha büyük bir acı yok. Oysa siz, her şeyin en iyisini bilen, bunu da bilseydiniz ya, bilseydiniz de bugünleri görmeseydik...
Bu Blogda Ara
12 Mart 2014 Çarşamba
7 Mart 2014 Cuma
Bir şair bir yalnızlık bir ölüm
Uyarıyorum; fena halde hüzün, gözyaşı içerir!
Gece mece demeden dinlemeye kalkışırsan olacağı bu işte. Daha önce alıştığım Timur Selçuk yorumundan değil bestecisi Münir Nurettin'den dinlemek istedim. Üstüne sözleri Ümit Yaşar Oğuzcan'a ait şiirin hikayesiyle ilgili varsayımları da okuyunca al sana katmerli gözyaşı...
Efsaneleri severiz, daha doğrusu acıya taparız milletçe. Gitgide doğu toplumlarının bu özelliğini aldığımızı, topraklarımızda yaşanıp içimizde var olanı yadsıyamayacağımızı onaylar oldum, şimdi yazacaklarımın olasılığını kabul etmeye daha bir meyilli olduğumuz için:
Rivayet odur ki Ümit Yaşar karamsar bir şairimizdir, hayatla bir takım alıp veremedikleri olsa gerek yirmi üç kez intihara teşebbüs ettiği söylenir. Bunlardan etkilenen oğlu da gidip Galata kulesinden kendini atar ve avucunda "intihar öyle edilmez, böyle edilir yazılı" son sözlerini bulurlar. Bu zamandan sonra daha da yıpranır ve yazdığı şiirler de bu acıyı taşır bkz. Galata kulesi .
denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın,
öylesine yıktın ki bütün inançlarımı;
beni bensiz bıraktın; beni sensiz bıraktın..''
Kimilerine göre oğluna kimilerine göre yine melankolik ruh haliyle yazdığı bu sözler her ne sebeple olursa olsun çok ama çok güzel; eşi benzeri olamayacak kadar, her dinleyişte yalnızlığın acısını duyacak kadar. Bazıları liseli, ergenlere hitap eden şair diye yaftalasa da onu, bu sözleri yazabilmesiyle bile gerçek bir şairdir benim gözümde.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)