Bu Blogda Ara

12 Şubat 2015 Perşembe

Fark etmeden



" vazgeçip uzaktan senin yanında
kendime cevapsız soru sormuşum
kaybolup giderken fırtınalarda
gönlümce bir ıssız ada bulmuşum

farketmeden senin olmuşum "

Bir zamanların paylaşım rekoru kıran ama benim beğenmediğim şarkıyı bugün, fark etmeden beğenir oldum. 
 Bir olay üzerine yaptığım tahminlerin doğru çıkma ihtimalinin ne kadar yüksek olduğunu görüp fark etmeden hislerimden korktum. 

5 Şubat 2015 Perşembe

Zaman akarken

                                                         
         
                                                         
   Nereden aklıma geldiği meçhul, üç yıl önceki fotoğrafım, açtım, baktım, i.g'a yükledim. Ne güzelmişim, dedim. Ne güzelmiş o günler, ne mutlu, yarından umutlu bir yeni yıl gecesi...Şimdi ne eksik, dedim. Tek kelimeyle; intörnüm, demek yeterli. Oysa ne kızardım eskiden. "Amaan int. iseniz bize ne sanki başka hayatınız yokmuş gibi davranmasanız olmaz" yaklaşımındaydım. İşin içine girince gördüm ki kazın ayağı öyle değilmiş. Hatta, hiç fark etmemişim bile bu bezgin, yorgun duruşumu. Sanki, hayat enerjim sönmüş devam edişimi. Koskoca altı ayı devirmişken fark eder mi insan, benim içimde bir yerlerde kıpır kıpır biri vardı, sahi nerede, diye...Böyle böyle alışılıyormuş demek ki. Tıpkı gün içinde aldığımız haberleri kanıksamaya başlamamız gibi.  

1 Ocak 2015 Perşembe

Mektupvari



 
   -Sensizliğin en kötü yanlarından biri ne biliyor musun?
   -Suretini göremeyişimden başka, kafamı kaldırdığımda beni izleyen bir çift bakışı bulamamak karşımda!

28 Kasım 2014 Cuma

Çünkü Onu seviyorum



   


   Birsen Tezer şarkısını tekrar seslendirmese bu filmden de haberim olamazdı sanırım. İlhan Şeşen de başrolde üstelik. Beş farklı yönetmen ve öykünün ortak yanı aşk... Böyle güzel kısa filmleri izledikçe şaşıyorum bir çırpıda anlatabilmelerine böylesine yoğun duyguları...

19 Ekim 2014 Pazar

Berberin kocası

                          

   Birkaç yerde görüp tavsiye listeme aldığım bu filmi seyretmeye karar verdik dün gece. Oldukça değişik olan bu Fransız filmini izlemek için bu kadar ısrar etmeseydim ilk 15 dakikadan sonra bile kapatır geçerdim. Küçüklüğünden beri berberlere özel bir ilgisi olan çocuğun saplantılı aşk hayatını izliyormuşuz gibi geldi başta. Basite indirgersem "sapıklık" addettiğim davranışlarını izleyerek geçecek sandığım filmde esas kızla yaşanan esaslı ilşkisi başlayınca taşlar yerine oturdu yavaş yavaş. Güzel diyaloglar, izleyene geçen samimi duygularla oluru alsa da uykuya yenik düşüp son 15 dakikası izlenmeden kaldı. Bugün de sinema dağarcığı benden geniş olan arkadaşımla konuşurken yaşadığım hayal kırıklığını anlattım ona, o da şaşırdı bu duruma; galiba zevkler ve renkler hakikaten farklıydı! Az önce içimdeki eksik kalanları tamamlama isteği baskın çıktı ve film bitti. Öyle bir sonla bitti ki tüm bu yargılarımı alıp götürdü. Neden hakkında tavsiye verildiğini anlamış ve hak vermiş oldum. Aşk, evlilik, tutku nasıl bir arada kalır, kalmalı mı diye düşünürken buldum kendimi gözyaşlarım düşmek üzereyken...       

16 Ekim 2014 Perşembe

Bulanık



Dün gece "sanki bildik yüzler" kategorisine bir kişi daha ekledim rüyamda. Uyandığımda içim ısınmıştı soğuyan güz sabahına inat. Hep karşılaşıyormuşçasına yüzünü gördüğüm adam ilkti.Yıllar sonra kayboldu, yerine ara ara beliren güzel mi güzel bir kız bebek/çocukla şirin mi şirin sevgi dolu küçükadamı bıraktı. Sevdiğimin gelmesiyle sanki o adamın kaybolduğu suratı böyle çocuklarda birleşiyordu zaman zaman. Tuhaf ama akıyordu sevgimiz, karşılıklı. Bebeğin karşısında ilk gördüğü anne gibi gözlerimi görüyorlardı karşılıklı şükür edercesine. Birbirine iyi gelmek gibi ya da iyi ki geldikleri için mutluydum. Tuhaf; tam da sağlıklı çocuk beklemek, sağlıklı çocuk doğurmak ve yetiştirmek ne kadar zor dediğim zamanlarda!