Bu Blogda Ara

27 Ağustos 2013 Salı

Bir bitemediniz!




Ekşisözlükte dolanırken gözüme çarpan, sadece bugün 37 tanım yazılan "doktor maaşı" bölümünde okuduklarımdan yalnızca biri bu. Kabul; sözlüğü sık kullanıyor ve her yazılanın doğru olmadığını, çoğunun geyik çevirmek, gülüp eğlenmek amacıyla yazıldığını biliyor, bazılarının özellikle atmasyonla yazıldığını da düşünüyorum. Fakat bu sayfalarda gezindikçe işin özünden uzaklaşılması, insanları yanlış yönlendirme, son günlerde artan hekim düşmanlığını körüklemeden başka bir işe yaramaması son derece canımı sıkmakta. Farkındayım ve şükür ki az da olsa birtakım insan da bu düşmanlığın bilinçle yaratıldığının farkında. Kimin eline ne geçecekse bu düşmanlıkla...Ya da bir eli yağda bir eli balda yaşıyormuş gibi gösterilen hekimleri hedef gösterince, aslında pek azı böyle olduğu halde ki hepsi böyle olsa kaç yazar işini doğru dürüst yaptıktan sonra diyeceğine, gerçek olduğu düşünülen o rakamları alsa ne olur, sana bana yaramaz mı? O hep görmek istediğin her dakika güleryüzlü hekim idealine daha da yaklaşmaz mıyız (tabiki hayat kalitesi artsa da hekim de bir insan olduğundan bu düşünce bir idealdir bana göre)? Bugün hedefteki hekim, yarın bir başka meslek grubu... Aslolan çok kazananı yargılamak mı bağcıyı dövmek mi? 

Sen o kadar oku, uğraş, didin; hizmet verdiğin insanlar 5 dk. empati kuracağına arkandan bunu desin. Öyle canımı acıtıyor ki... İnsan ekmek yediği kaba pisler mi?

3 Ağustos 2013 Cumartesi

Boş laf işte!


  


   Önceleri büyük söylerdim (sanki şimdi söylemiyormuşum gibi) ; "kitap okumaktan asla vazgeçmem" diye. Buralara gelmeden, hekim adaylarının olduğu platformlardan birinde fink atarken, son okuduğunuz kitap, başlığına yazılan "textbook" cevaplarına alay etme, abartılma, inek öğrenci potansiyeli muamelesi yapardım ta ki bu derde (dert dediysek, dışı seni içi beni yakar misali) düşmeden önce...

   Sonunda uzun uğraşlar sonucu ben de hekim adayı oldum. Şimdi adının ne olarak değiştiğini öğrenmek istemediğim ÖSS'ye 3 kez girdim. Tüm bunları yaşarken bile vazgeçmemiştim ki istediğim yerdeyken nasıl vazgeçebilirdim? Gel gör ki kazın ayağı öyle değildi ya da bekara karı boşamak kolaydı! 1. sınıftan 4. sınıfa kadar sanki azalarak bitti bendeki kitap okuyabilme becerisi. Her geçen yıl geçmişte kalan boş vakitlerime yanarken vicdan azaplarıma da hep yenileri eklendi; kurullar finalleri, stajlar sözlüleri kovalarken...

   Anladım ki; öğrenciyken bile (!) böyleysem, mezunken hele asistanken vay halime...