Bu Blogda Ara

3 Mart 2013 Pazar

Uzaktan



Öyle uzaktan bakmalara, konuşmalara gelemem ben.
İyi-kötü, var olan emeğin sömürülmesine dayanamam; kendim yapmışım gibi.
Birkaç yıl önce içinde bulunduğum etkinlikteki sunucu hatalarına,
Sen beğenmedin diye, bir etkinliği beğenenlerin zevksizlik, beğeniden yoksunluk damgası mı yemesi gerek?

Geçen hafta izlediğimiz Kelebeğin Rüyası filmi için gidenlerin yorumunu merak ettiğimde karşılaştığım tepki bu düşüncelere sevk etti beni. Oysa sinema koltuğuna oturduğumda demiştim ki: Sanki eleştirmenim de mutlaka izlemem gerekiyor diye hissettiğimden geldim buraya. Yoksa bilirsin, popüler olana bir adım geri dururum. O dönemde çıkarılan "mükellefiyet kanunu" neymiş bir görelim, o dönemin havasına soksun beni en azından, farklı hayatlara göz atalım. Fazla da beklentim yoktur.

Film bitti... Ağlamadım ama duygulardan duygulara gezindim durdum. Aşk, coşku, heyecan, merak, çaresizlik, acıma, haline şükretme, sevinme, üzülme, çaresizlik, korku, değersizlik, çaresizlik...Ve bu kez dedim ki: Beklentimin üstündeydi, iyi ki gelmişiz. Sorularımın cevabını fazlasıyla aldım, hem de o günlere giderek. Neden bu türden başka filmler yok, keşke olsa da biz de nice tanımadığımız, bu topraklarda yitirilip giden insanlardan bihaber yaşamasak...Ha yapay bulduğum, ısınamadığım oyunculuk yok değildi fakat bu hızla popüler olana karşı aynı hızla dibe vurdurma politikası (sözlükçülerin çok iyi bildiği seri eksileme de böyle bir şey bence) da son zamanların modası olsa gerek. 

Demem o ki; emeksiz yemek olmaz! Azıcık saygı!  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder