Bu Blogda Ara

14 Ocak 2012 Cumartesi

Bugün ne öğrendim

   Bufalo teorisi
   "Bir bufalo sürüsü en yavaş bufalonun hızında hareket eder. sürü saldırıya uğradığında ilk olarak en arkadaki zayıf ve yavaş olanlar öldürülür.Bu doğal seleksiyon sürünün tümü için yararlıdır çünkü sürünün genel hızı ve sağlığı bu zayıf üyelerin ölümü sayesinde korunur.Aynı şekilde insan beyni de en yavaş beyin hücrelerinin hızında çalışır.

   Bugün bildiğimiz gibi alkolün aşırı tüketimi beyin hücrelerini öldürmektedir. ancak doğal olarak alkol en yavaş ve zayıf beyin hücrelerine saldırmaktadır.Bu yolla rakının veya şarabın düzenli tüketimi zayıf beyin hücrelerini öldürerek beynin daha hızlı ve etkili bir makine olmasını sağlamaktadır.İşte bu nedenle bir kaç kadehten sonra her zaman kendinizi daha zeki hissedersiniz."

12 Ocak 2012 Perşembe

Kurtuluş

   Böyle bir film adı duysanız ne anlarsınız? Bizim gibi ilkokulda topluca "Kurtuluş Savaşı" nı anlatan o dönemin sayılı filmlerine götürüldüyseniz aklınıza önce, yine o tarz bir film gelecektir. Ben de öyle sanmıştım ta ki bugün bir arkadaş "Kurtuluş: Son Durak" a gidicez, diyene kadar. Meğer film bir kadın hareketini anlatıyormuş- tam benlik!
   Tek yol devrim: Şiddete hayır.

5 Ocak 2012 Perşembe

Nasıııııl?

      
   "Erkek olsaydın nasıl bir erkek olurdun?" sorusuna cevap arıyordu bir arkadaş. Hemen beni yorumlamasını istedim. İnsanın kendini bildiği yerden değil, başkasının gördüğü aslında o gerçek yüzü anlatmasını... "Kuralları net olan, prensipli ve sevdiğine, sevgisine sahip çıkan" olurmuşum ilk bakışta aklına geldiği şekliyle.

   Peki, bir düşünelim. Kural, prensip tamam hatta sapına kadar var, bu belli. O en son sevdiğine sahip çıkma meselesi de ne? Hakikaten soruyorum ne demek, nereden çıkardı acaba? Enteresan...

   Gelelim kuralcılığıma...Evet biliyorum bununla herkesi bezdirmiş olabilirim ama rahat bir nefes almam için gerekli; hiç olmazsa bir parça :)

   Son olarak diyorum ki iyi ki erkek değilim. Yoksa hiiç mi hiç iyi şeyler olmazdı. :D

  

9 Aralık 2011 Cuma

Mutluluk

   Bu fotoğrafı görünce "bana mutluluğun resmini çizebilir misin Abidin" derim hep.
   Mutluluk öyle bir şey ki...Evet şey işte kavram değil, durum değil, tam anlamıyla şey. Yani tanımlanamayan...
   Ve düşündüm de pik noktası olmalı bunun. Öyle bir ana denk geliyorsun çünkü "daha mutlu olamam" dediğin. İşte o anda söylediklerin gerçekleşiyor yani daha mutlu olamıyorsun, inişe geçiyorsun, çöktüğünü hissediyorsun; dibe vurduğunu. Hatta "daha ne kadar böyle gidecek" diyorsun. Ardından tekrar çıkışa geçiyorsun; hayat güzel... İşte bu pik ve dip noktaları arasında yaşanıyor hayat, bir kısır döngüde; çıktığın kadar inip, indiğin kadar çıkıyorsun.

Erkek gibi kız


   İlk defa tanımıştım öyle birini hem tavır hem giyinişi...Fotoğraftaki gibi.

   Bir gün "hiç mi denk gelmez,görmeyiz bir yakışıklı" dedi
  
   O zaman şaşırdım pek tabii

   Karşı konulmuyormuş doğaya demek ki...

4 Aralık 2011 Pazar

Fark



Vocal cord herkeste var oysa ki...
İşte aynı şarkı, farklı iki ses.


3 Aralık 2011 Cumartesi

Ne bu aşk bir kedi ne de sen bir kurbağasın*

  
   http://fizy.com/#q/aşklar+eskir

   (Youtube'un azizliğine uğrayıp şarkıyı bulamadım ya neyse)
  
   Sadece "hiç bi şey olması gerektiği gibi değil" diyen kısmına takıldığımı belirtmek istemiştim. Yalnızca aşk için değil her konuda düsturum bu olsa ne beklentim olur ne de ondan doğan hayal kırıklığı.

   *Şarkının aslında kuş olsa da benim için kurbağa prensin ayrı bir yeri vardır. :)