Bu Blogda Ara

30 Eylül 2013 Pazartesi

Bazen sadece sormak lazım!



   Ne istiyorsun şimdi? diye sordu.
  
   Kafam karışık, ne istediğimi ben de bilmiyorum, dedim.
  
   İçinden geçen bir şey vardır senin, dedi.
  
   Vardı da artık devir değişti, kendimi de düşünmem gerek, dedim. Yine de bilemiyorum...
  
   İstediğin nasıl peki, dedi.
  
   Zor dedim, bana yazık olur.
  
   Bırak şimdi orasını benim tanıdığım sedenist zaten zordan kaçmaz, zor işlerin adamıdır, dedi. İçine dön ve sana ne diyor ona bak!
  
   Doğru diyorsun, dedim ve gülümsedim. Aslında cevabım netti, yalnızca birinin doğru soruyu sorması gerekiyordu :) .
  

Hayyam'dan



"Dünyada akla değer veren yok madem
Bazen aklı az olanın parası çok madem
Getirin şu şarabı alsın aklımızı
Belki de böyle beğenir bizi elalem"

Bu dörtlük Candan'ımın sesiyle daha bir ünlendi, daha da güzelleşti bence. Hayatta işini iyi yapanlardan olmak ne güzel!

26 Eylül 2013 Perşembe

Eşekten düşenin halinden eşekten düşen anlar



   Bazen bir şeyi yaşamak için yani yaşadığım takdirde ne hissedeceğimi duyumsamak için karşı konulmaz bir merak duyarım. Sonucunda acı da olsa hüzün de olsa "yaşamadan bilemezsin" denildiği gibi bilmek isterim. Çağırdığım olur adeta bunları. Sonra da içimde garip bir haz belirir; olmasaydı da olurmuş dememe rağmen beni ayakta tutan. "Oldu, demek ki hala içindeki seslere güvenebilirsin" diyen.  

23 Eylül 2013 Pazartesi

Geçen cuma






   "Hep denedin, hep yenildin. Olsun. Gene dene, gene yenil. Daha iyi yenil!"  sözüyle andım ve daha iyi anladım Samuel Beckett'i...

17 Eylül 2013 Salı

Biz Siz Onlar



  
   "Ben acılar içindeyim" diyor adam. Benim aklım sınava gidiyor.

   "Hayatımın iyi sürdüğüne ve biteceğine de inanmıyorum" diyor bir başkası. Hasta olma psikolojisine giremeden toplum tarafından itilmiş ve yalnız bırakılan "onlar": Şizofreni hastaları.
  
Hepsinde gözlediğim ne var biliyor musunuz, yaşama dair bir umut. En olmayanında bile bir parça ışığı var. 

Benimki neymiş diyorum; gerçek sınav bu! 

16 Eylül 2013 Pazartesi

İlişkinin manyetiği



   Haber eski, farkındalığım yeni...
Sen git o kadar kalıtımın kurallarını öğren, sonra yeniden yazılsın; işte bilim böyle bir şey dedirtiyor insana.
Çocuk iki kişinin (anne-baba) ortak paydası olmaktan çıkıp annenin uzantısı mı oluyor yani bu durumda?   

Bununla birlikte, birkaç yıl önce yapılan başka bir araştırma geldi aklıma: "Beraber yaşayan çiftler bir süre sonra birbirine benziyormuş". Yalnızca sevgili gelmesin aklınıza; köpeğiniz de olabilir yakın arkadaşınız da. Huyların benzemesi tahmin edilir olsa da yüzlerin, mimiklerin benzemesi oldukça şaşırtıcı ve inanması güç bir iddiaydı. Ne var ki bunu duyduğumdan beri kendim de dahil etraftaki çiftlere bir de bu gözle bakınca yıllar içindeki değişime ben de şahit olmaktayım.

Meraklısına: Araştırmayla ilgili bilgiyi Geo dergisi 2010 sonbahar sayılarından birinde "Aşk" dosya konusundan edinmiştim :)

15 Eylül 2013 Pazar

Dünyanın gerçeği



"İşte sevgili, bir tek sevgili nasıl değiştirir dünyanın gerçeğini"

Hakikaten bilemiyorum nasıl değiştirdi gerçekliğimi?!