Bu Blogda Ara

31 Mart 2012 Cumartesi

Bugün mevsim...

   Sepya.
   Yeni öğrendiğimiz kelimeleri cümle içinde kullanır gibi. Daha önce neden duymadığıma hayıflandığım, arşivde saklanan o şarkı.

Kıskanmak

  
   Kıskanmak, herkesin hayatının bir döneminde mevcuttur. Küçükken kardeşe, sonra arkadaşa, bazen de sevgiliye,eşe olur. Hatta kimilerine göre bu sevginin olması gereken bir ifadesidir.
   Farklı farklı birçok davranışta rastlayabiliriz bence buna, kimin zaman satır aralarında.
   Bir eğlencede dans ederken partnerleri değişme konusuna sıcak bakmamak da olabilir mi? Olabilir!
  
  
    

30 Mart 2012 Cuma

El deyince...



   Akla Emel Sayın gelir, çok sevdiğim...Dedikleri kadar güzeldir de o yaşa rağmen.
   Kendimce güzel bulurum ben de ellerimi, fazla kilo dertlerinden teselli bulmak istediğimde bilhassa.
   Ama geçen gün farkettiğim nasıl olur dedirten hoş bir kızda üstelik, sevdirdi yine kendimi durduk yerde...

22 Mart 2012 Perşembe

Hayalet

  
   Fantom (hayalet) ağrısı; bir uzvun kesilmesinden sonra sanki kesilen uzuv yerinde duruy­or ve ağrımaya devam ediyormuş gibi ağrı hissedilmesidir.
   Şu yazı hatırlatan günlerde yaptığım yürüyüşlerde, yüzüme vuran rüzgarın sanki İstanbul'da olduğumu hissettirmesi böyle bir şey olmalı...

19 Mart 2012 Pazartesi

Sözcükler


   "Bir toplumda hüznü, üzüntüyü aslında duyguları anlatan sözcük ne kadar azsa, o toplumda depresyon görülme oranı o kadar yüksek." demişti bu konuda çalışan bir psikiyatr.
   Yaygın bir söylemimiz var bizim. Çok sevindiğimizde/üzüldüğümüzde "anlatacak sözcük bulamıyorum" dememizi bir de bu açıdan değerlendirmek gerek bence! 
  
  

5 Mart 2012 Pazartesi

Eşeğin aklına karpuz kabuğu...

   Bugün madde bağımlılığı dersinden "aman canım zararlı tabii bulaşmamak lazım" demeyi beklerken "hmm...deneniyorsa bi sebebi var demek ki; kullananlar çok da haksız değilmiş" diyerek çıktım. Bir zamanlar liselere verilen "bağımlılık" konferansının işte tam da bu yüzden artık yapılmadığını duymuştum. Sonuna kadar hak verdim! Organize işler filmiydi sanırım hırsızlar kapıyı ne şekillerde açabileceğimizi gösteriyorlardı. Böyle örnek olur gibi...Bilmiyorum belki başka türlü anlatılamazdı o ders de. Kanıksadık ya artık; komayı, ölümü...
  
   "Eşeğin aklına karpuz kabuğu sokmak bu" dediğim başka bir an da film festivalinde yaşanmıştı. Yakın dost olan iki çift; hemcinsleriyle dertleşiyorlar. Evliliğin tekdüzeliğinden yakınmalar...Etrafındaki erkekleri de göz ardı etmemesini salık veriyor arkadaşı, eşinin ona göz koyduğunu bilmeden. Normal diyebileceğimiz seyirde giderken ilişkileri bir anda değişiveriyor tabii. Sonrasında aldatmayla alt-üst olan hayatlar...